Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde.
Balın doğal olup olmadığını tadından, renginden, akışkanlığından anlamak imkansızdır. Tek bir analizle bile doğal olup olmadığı anlaşılamayabilir. Tüm analizlerin yapılabildiği, teknik donanımı yeterli laboratuvarlarda gerçek ya da sahte olduğu anlaşılabilmektedir.
Kaliteli, yenebilir, sağlıklı ve doğal bal sofralarınıza ulaşana kadar 62 ayrı analizden geçiyor. Bunların ilki, her tenekeden tek tek numune alınarak yapılan, balda ticari glikoz olup olmadığının kontrol edildiği analizdir. Ardından balın cinsinin, balın su içeriğinin belirlendiği analizler yapılıyor. Prolin, Fruktoz, Glikoz, Sakkaroz gibi analizlerle balda olması gereken doğal şeker miktarları kontrol ediliyor. Bu analizlerle bala dışarıdan müdahale olup olmadığı anlaşılıyor. Bunun yanında, arıya şeker yedirilip yedirilmediği de analizler neticesinde ortaya çıkıyor. Polen analizi ile arının hangi bitkiden polen topladığı belirleniyor. Arıyla ilgili tespitler bununla sınırlı değil. Arıyı hastalıklara karşı korumak için antibiyotik verilip verilmediği de tespit ediliyor. Antibiyotik verilmesi kesinlikle sakıncalı bulunuyor. Bitkilerde kullanılan ilaçların arıya geçip geçmediğinin de analizi yapılıyor. Bala yol kenarındaki asfalttan, egzoz gazından ya da tenekeden zararlı metallerin bulaşıp bulaşmadığı kontrol ediliyor. Ayrıca balda Bakır, Kurşun, Çinko, Kadmiyum gibi yarı ağır metallerin olup olmadığı analizlerle tespit ediliyor.
Tedarikçiden gelen numuneler için üç gün, arıcıdan teneke olarak gelen ballar için ise dört gün süre veriliyor. Bu numuneleri gıda mühendisi, kimyager, kimya ve gıda teknikerinden oluşan bir ekip inceliyor.
Analizlerden olumlu netice ile geçemeyen ballar arıcısına iade ediliyor.
Sadece markalı ballar yaptırıyor demek yanlış olur. Çünkü markalı ballar da bu analizlerin hepsini yapmıyor, yapamıyor. Ama markasız balların kesinlikle analizi yapılmıyor.
11.000 TL para cezası var. Örneğin balda HMF analizi (balın ısıtılması sonucu olumsuz çıkan bir analiz) uygunsuz çıktıysa para cezası ödeniyor ama firma ilan edilmiyor.
Bal içerisinde doğal olarak bulunan en yaygın şekerler glikoz ve früktozdur. Eğer bitkinin nektarında glikoz oranı fazla ise bal zamanla kristalize olur. Früktoz miktarı fazla ise daha uzun süre kristalize olmadan saklanabilir. Balın kristalize olması balın kompozisyonu (glikoz ve su), partiküllerin varlığı (polen vb.) ve depolama sıcaklığı ile ilişkilidir. Bal 5°C’nin altında ve 25°C’nin üzerinde kristalize olmaz. Kristalizasyonun gerçekleşmesi için optimum sıcaklık 14°C’dir.
Balın rengi, arının gezdiği çiçeklere ve aldığı nektara göre değişiklik gösterir. Akışkanlığı da balın kovandan erken sağımıyla alakalıdır. Rengi de akışkanlığı da bu nedenle belirli sınırlar dahilinde değişkenlik gösterebilir.
Açıkta satılan balların kontrolü yapılmamaktadır. Laboratuvar ortamında test edilmedikleri için açık balların içerisinde şeker, antibiyotik gibi katkıların olup olmadığını bilemezsiniz. Markalı balların yönetmelik gereği tüm kontrolleri yaptırmaları şarttır. Aslında markalı ballar laboratuvar testleri sayesinde doğal balı en doğru şekilde sunarlar. Açık bal olarak tükettiğiniz ve size “doğal” adıyla sunulan balın katkısız doğal bal olup olmadığı belli değildir. Oysa markalı ballar kontrolden geçerek piyasaya sürülür. Açık balın içerisinde antibiyotik kalıntısı, pestisit ilaç kalıntısı ya da naftalin olabilir. Bunların hepsi, tüketildiğinde insan sağlığını olumsuz etkileyecek unsurlardır. Kendiniz ve çocuğunuz için markalı balı tercih etmenizi öneririz.
Süzme bal ile petek bal arasında bileşim olarak fark yoktur. Her ikisinin de besin değerleri aynıdır. Petek bal tüketmenin insan sağlığı açısından süzme bala oranla hiçbir avantajı yoktur. Ancak biz petek bal tüketilmesini sağlıklı bulmuyoruz. Çünkü süzme bal, tüm peteklerden elde edilip homojen bir karışım oluşturulup analizleri yapılarak kontrol edilmektedir. Petek balda ise tek tek her peteğin analizinin yapılması teknik olarak zor ve zahmetlidir, hatta imkansız denilebilir. Kontrolünün yapıldığından emin olduğunuz balları tüketmenizi tavsiye ediyoruz.
Krem bal süzme balın kontrollü olarak kristalize edilmesiyle geliştirilir. Sadece fiziksel bir süreçtir ve balın kimyasal içeriğinde herhangi bir değişiklik olmaz. Özellikleri açısından süzme bal ne ise krem bal da aynısıdır.
Arı sütü, işçi arıların kraliçe arıyı beslemek için yaptıkları bal emilsiyonudur. Besin değeri çok yüksektir. Hücre onarıcı ve yenileyici etkisi, cilt ve saç hastalıklarında tedaviye yardımcı etkisi oluğu saptanmıştır. Polen, bitkilerin döllenmesinde ve arıların beslenmesinde önemli rolü olan çiçek tozlarıdır. Özellikle çocuklarda gelişmeyi ve büyümeyi hızlandırmada yardımcı besin olarak kullanılabilir. Propolis ise; arıların bitki, tomurcuk ve filizlerinden toplandığı çok kuvvetli antiviral, antibakteriyel ve antifungal etkiye sahip, yapışkan, organik bir maddedir. Solunum problemlerinde, dudak ve diş etleri problemlerinde, cilt tedavisinde, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında tedaviye yardımcı olarak kullanılır.
Renginden, tadından ve kokusundan ayırt etmek maalesef mümkün değildir. Balın gerçekliğini anlamanın tek yolu gelişmiş tekniklerle analiz edilmesidir.
Bal, kalitesini gerçek ve kalıntısız olmasından alır. Bu sebeple bal çeşitleri arasında ayrıma gidilmez.
Evet, balın ekşime olasılığı vardır. Çiçek özlerindeki mayalar bala geçebilir ve bu da zamanla balın lezzetini etkileyebilir.
Balın son kullanma tarihi yoktur. Mikrobiyolojik açıdan herhangi bir bozulma olmadığı için, hatta gelişen mikroorganizmaları yok ettiği için bozulmayan bir üründür. Sadece güneş ışığından ve sıcaktan korumak gerekir. Bunun da sebebi sıcaklığa bağlı olarak içerisinde kanserojen bir madde olan HMF artışıdır.
Bal oda sıcaklığında saklanmalıdır (20-25°C). Buzdolabında saklandığı takdirde kristalizasyon sürecini hızlandırmış oluruz. Ayrıca güneş ışığından ve ısıdan da korumak gerekir.
Şeker hastalarının doktorlarına danışarak, onların kontrolünde bal tüketmeleri en sağlıklı ve doğru yöntemdir.
Bebek botulizminden dolayı tavsiye edilmemektedir. Botulizm, Clostridium Botulinum adı verilen bakterinin, gastro-intestinal organlarında çoğalmasıyla meydana gelen ciddi bir hastalıktır. Bebeklerin sindirim sistemi bu bakteriye karşı duyarlıdır, ancak 1 yaşından sonra direnç kazanırlar. Bu nedenle balın bebek beslenmesinde kullanılmaması tavsiye edilmektedir.
Kilo başına her gün ortalama 1 gr. bal tüketilmelidir. Örneğin, çocuklar günde 20 gr. yani 1,5 yemek kaşığı ya da 3 tatlı kaşığı bal tüketmelidir.
Tüketilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Sağlıklı olmak için her zaman tüketilmesi gerekir.
Bir yemek kaşığı balda 64cal enerji vardır. Balın içerisinde yağ bulunmadığı için az yağ içeren ya da hiç yağ içermeyen diyetlerde kullanımı uygundur.